Devlet Memurları Kanunun 76. Maddesi MEB’de Çalışma Barışını Bozuyor
MEB, ehliyet, liyakat, doğruluk, dürüstlük, şeffaflık, hak, hukuk ve adalet kavramlarının varlığından habersiz kliklerin at oynattıkları bir Bakanlık olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Bu kliklerin önemli enstrümanlarından biri 657 sayılı Devlet memurları Kanunun 76. Maddesidir.
76. MADDE EHLİYET VE LİYAKATİN BAĞRINA SAPLANMIŞ BİR BIÇAKTIR!
Millî Eğitim Bakanlığı Personelinin Görevde Yükselme, Unvan Değişikliği ve Yer Değiştirme Suretiyle Atanması Hakkında Yönetmelik değişti.
Herkesin dillendirdiği, cumhurbaşkanımızın da itiraf ettiği eğitim sorunumuza ilişkin kaygılarımız, MEB’in yönetmeliği üzerinden yürütülen sığ tartışmalarla bir kat daha arttı. Bir hiç mesabesindeki bu değişiklik kamuoyunun gündemini o kadar çok meşgul etti ki; şaşırmamak elde değil. Oysa bu değişiklik, Cumhurbaşkanımızın kefenini giyerek çıktığı yolda, bürokraside gününü gün edenlerin küçük dünyaları ve dar ufuklarının bir eseridir.
Neymiş efendim… mahkeme kararlarının gereğini yapmak adına ilçe müdürlerinin görevde yükselme kapsamına alınması gerekiyormuş… Bilmeyen de MEB’i etik kuralların, denetim raporlarının ve mahkeme kararlarının dikkate alındığı bir kurum zanneder. Elimizde, hiçbir mahkeme kararının MEB’in umurunda olmadığını; ehliyet ve liyakatin değil, alengirli işlerle oluşturulan ahbap çavuş ilişkisiyle MEB bürokrasisinin şekillendiğini gösteren sayısız örnek var.
Bu koşullarda bu yönetmeliği tartışmak abesle iştigaldir.
Sorunun temelinde bürokrasiyi şekillendiren MEB bürokratlarının niyetleri, bakış açıları ve duyarsızlıkları vardır. Maalesef karar vericiler, eğitimdeki başarısızlığın mimarı bu kadrolarla eğitimi düzeltmenin mümkün olmadığını görmüyorlar.
MEB, ehliyet, liyakat, doğruluk, dürüstlük, şeffaflık, hak, hukuk ve adalet kavramlarının varlığından habersiz kliklerin at oynattıkları bir Bakanlık olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Bu kliklerin önemli enstrümanlarından biri 657 sayılı Devlet memurları Kanunun 76. Maddesidir. Ne yandan tutsanız elinizde kalacak olan MEB’in mutfağı, 76. Madde atamalarıyla Görevde Yükselme Yönetmeliğini devre dışı bırakan atama furyasıyla şekilleniyor.
MEB’de çalışma barışını bozan, özverili eğitim çalışanlarını moralmen çökerten ve yolunu bulanların makam kaptıkları 76. Madde atamaları devam ettiği sürece Görevde Yükselme Yönetmeliğinin ne hükmü olabilir ki? Zorunlu durumlar için istisnai bir atama usulü olması gereken 76. Madde, Millî Eğitim Bakanlığında eş, dost, arkadaş ve ahbaba makam tahsis etme aracına dönmüş durumda.
İşin ehli tarafından yapılmasına, hak edenin kariyer yapıp görevde yükselmesine imkân veren bir sistem kurulmasını beklerken,malesef uygulamada hiçbir karşılığı olmayan bir değişiklikle eğitim kamuoyunun gündemini meşgul edenlerin niyetlerinden şüphelenmemek elde değil. Kanaatimce bu düzenleme MEB’deki olumsuzlukların tartışılmasını engellemek için bilinçli oluşturulan yapay bir gündemdir.
Türkiye’nin geçtiği zor süreçlerin hatırına hesabını görmeyi ertelediğimiz haksız, hukuksuz ve usulsüz atamalar ortadayken, Görevde Yükselme Yönetmeliğinin hiçbir hükmü yoktur. MEB’de iki koyunu teslim edemeyeceğiniz şahısların üst düzey kadrolara atandıkları bu süreçte Görevde Yükselme Yönetmeliğinin bir anlamı olmaz... olamaz. Adam kayırmayla eşdeğer bir hale gelen 76. Maddeden her gün atama yapılırken Görevde Yükselme Yönetmeliğinin ne anlamı olabilir ki?
76. Madde ehliyet ve liyakate dayalı kariyerin bağrına saplanmış bir bıçak gibi orta yerde duruyorken neyin görevde yükselmesinden bahsediliyor anlamak mümkün değil…
Biz nitelikli yöneticileri yukarılara taşıyan bir sistem tesis edilmesini beklerken kamuoyunun aklıyla alay edercesine sözüm ona yönetmelikler yapıp ve Bakanlığımızın fokur fokur kaynatılmasına çanak tutanların, eğitimcilere “La havle!” dedirten bu düzenlemeleri, açıkçası bizlerde bu işin başındakilerin kafalarının basmadığı kanaatini güçlendiriyor.
Zaten mevzuata uygun davranmak gibi bir derdi olmayan MEB bürokrasisinin Görevde Yükselme Yönetmeliğini de pek taktıkları yok. Mevzuatın MEB yetkilileri için “helvadan put” olmanın ötesinde bir hükmünün olmadığını da çok iyi biliyoruz. İşlerine geldiği zaman kullandıkları; işlerine gelmediği zaman yedikleri put.
Hiç umudumuz yok ama yine de beklentimizi söyleyelim:
MEB’in yapması gereken “İş, ehli olmayana tevdi edildiği zaman, kıyameti bekle.” mukaddes düsturunun merkeze alındığı bir kariyer sistemini tesis etmek ve “maarif” gibi mukaddes bir davanın hiçbir tarafında olmayı hak etmeyenlerin tasfiyesini gerçekleştirmektir.
Eğitim Bir Sen Ankara 1Nolu Şube Başkanı: YÜKSEL HAŞLAK