Türk Eğitim-Sen'den, Eğitim Bir-Sen'e ; Bugüne kadar sözleşmeliler konusunda ne yaptınız?
Toplantılarda konuşma yapan Genel Sekreter Musa Akkaş ve Genel Başkan Yardımcısı Selahattin Dolğun, Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen’in kamu çalışanlarının gerçek sesi olduğunu bildirdi. Üye sayılarına bakıldığında yetkili sendika olmadıklarını ama kabul gördüklerini, takdir edildiklerini belirten Genel Başkan Yardımcıları, “Türk Eğitim-Sen ve Türkiye Kamu-Sen’in etkisini, öncü rolünü hiç kimse inkâr edemez” dedi.
Akkaş ve Dolğun, İLKSAN ile ilgili de önemli açıklamalar yaptı. İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı (İLKSAN)’nın Türk Eğitim-Sen delegeleri tarafından yönetildiğini söyleyen Akkaş ve Dolğun, “1996 yılından bu tarafa lekesiz, şaibesiz bir yönetim ortaya konulmuştur. Sandığı yetkili olan sendika ele geçirmek için her türlü ahlaksızlığa başvurdu. Bunlar iftira atmalarına rağmen İLKSAN’ın ele geçiremediler. Bir dönem seçime girdiler, kazanamadılar. Bir dönem seçime katılmama eylem kararı aldılar. Ele geçiremedikleri İLKSAN için bu kez ‘Kapansın’ dediler. Sonuçta tüm sendika üyeleri tarafından yapılan seçimlerde sandığın yönetimi Türk Eğitim-Sen delegelerine bırakıldı” diye konuştu.
Her türlü ayak oyununa, devletin bütün gücünü kullanmalarına rağmen, Türk Eğitim-Sen’in güçlü bir şekilde mücadelesini sürdürdüğünü belirten Genel Başkan Yardımcıları, “Türk Eğitim-Sen, 2002 yılından 2018 yılı Mayıs ayına kadar 300 bini aşkın üye yapmıştır. 32 üniversitede yetkili sendikayız. Gücümüzü inandığımız değerler ve kuruluş amaçlarımızdan almaktayız. Kurulduğumuz günden bu tarafa hep doğrunun yanında yer aldık. İnsanları korkutarak, onlara müdürlük, şeflik, yöneticilik teklifi yaparak, yani vaatte bulunarak üye yapmadık. Hırsızlıklara karşı susmadık. Türk Eğitim-Sen olarak kendimize yakışanı yaptık.” dedi.
Toplu sözleşme tarihi yaklaştıkça çalışma hayatının ısınmaya başladığını kaydeden Genel Başkan Yardımcıları sözlerini şöyle sürdürdü: “Memur-Sen’in toplu sözleşmedeki karnesi kırıkla dolu. Bunlar, başarısızlıklarını örtbas etmenin derdine düşmüşler.
Memur-Sen’in, Ağustos ayında yapılacak toplu sözleşmede, ‘Memurların haklarını nasıl artırabilirim? En azından toplu sözleşmede sendikalar ile birlikte nasıl hareket etsek de memurlar lehine kazanımlar elde etmeliyiz?’ diye sorması gerekirken, seviyesiz bir yol takip etmektedir.
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın, ‘Yetkili sendikalar masaya oturmasın. Sendikasızlar ve sendikalı olanlar bize ayrıca dayanışma aidatı ödesin” şeklinde bir öneride bulunması bu nedenledir. Kamu işveren kesimi tarafından yasayla ilgili bir değişiklik talebi gelmez iken, nedense Memur-Sen kendince bir yöntemle yine masada başarısızlığına kılıf bulmaya çalışmaktadır.
Türkiye Kamu-Sen neden yetkili olmadığı halde teklif sunuyormuş! Şunu herkes bilmelidir ki; Türkiye Kamu-Sen, kamu çalışanlarının insanca yaşayabileceği bir ücret alması için mücadele vermektedir. Dolayısıyla Türkiye Kamu-Sen, kim ne yaparsa yapsın, o masada olacaktır. Türkiye Kamu-Sen bu hakkını, 400 bin üyesinden ve 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası’ndan almaktadır.
Akkaş ve Dolğun, işi ehline, yani Türkiye Kamu-Sen’e vermenin zamanının geldiğini bildirerek, “Gelecek günler ekonomik açısından sıkıntılı görünmektedir. Bu noktada kamu çalışanları yetkiyi kendisini masada hakkıyla temsil edecek olan Türkiye Kamu-Sen’e vermelidir. Zira şu anda yetkiyi elinde bulunduranlar memurun cebini değil, kasalarını doldurmanın derdindedir. Bu aymazlara artık yeter deme vakti gelmiştir” dedi.
Eğitim Bir-Sen’in sözleşmelilerin kadroya geçirilmesi için çalıştay düzenlediğini bildiren Genel Merkez Yöneticileri, “Buna kargalar bile güler. Bugüne kadar sözleşmeliler konusunda ne yaptınız?” diye sordu.
Türk Eğitim Sen’in 2005 yılında kısmi zamanlı öğreticiliğe dava açtığını, kazandığını, daha sonra sözleşmeli öğretmenlik uygulaması getirildiğini, sözleşmeli öğretmenliğe de dava açtığını, sayısız eylem ve miting yaptığını bildiren Genel Başkan Yardımcıları, verilen mücadeleler sonucunda Hükümetin 2011 yılında sözleşmeli uygulamaya son verdiğini hatırlattı. 2011 yılında sözleşmeli öğretmenlik uygulamasını kaldıran Hükümetin, 2016 yılında bir KHK ile sözleşmeli öğretmenliği üstelik bu kez mülakatla geri getirdiğini bildiren Genel Merkez Yöneticileri, “Sözleşmeli öğretmenler eşlerinden, çocuklarından ayrı yaşıyor. Sözleşmeli öğretmenlerin tayin hakları yok; 6 yıl boyunca atandıkları yerde görev yapması gerekiyor. Bu bir zulümdür” dedi.
Bu uygulamanın sosyal devlet anlayışına da aykırı olduğunu söyleyen Genel Başkan Yardımcıları, “Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına son verilmeli ve tüm öğretmenler kadrolu olarak atanmalıdır. Bu yapılana kadar da tüm sözleşmeli öğretmenlere tayin hakkı tanınmalıdır” dedi.
Malum-Sen’in son günlerde yöneticilerin liyakat ve kariyer ilkeleri doğrultusunda atanması gerektiği şeklindeki sözlerini de eleştiren Akkaş ve Dolğun, “İşledikleri suçun altında kalmış gibiler. Her türlü usulsüzlüğü yapacaksınız, sonra da kamuoyuna dürüstlük mesajı vereceksiniz. Bu açıklamayı yaparken insanın yüzünün kızarması lazım” dedi.